4

Background color
Font
Font size
Line height

-Kota-

Soğuk havayla irkildim. Tüylerim diken dikendi. Boğuluyor gibiydim. Konuşamıyordum.

Dar koridordan hafifçe ilerledim. Soğuk, ıslak ve nemliydi. Ne için ilerlediğimi bilmiyordum ama içimden bir ses sonunda bir şey olduğunu söylüyordu.

İyi veya kötü, güzel veya çirkin bir şey bekliyordum işte.

Korkuyordum. Ama neyden korkuyordum? İlerlemeye devam ettim.

Yolun sonuna geldiğimde sadece bir duvar vardı. Karanlık gri tuğlalarla dizilmiş ıslak bir duvar.

Hepsi bu muydu yani? Ama içim rahatlamıştı. Hiçbir şey olmadığını görmüştüm çünkü.

Arkamı döndüğümde korkudan yere düştüm. Karşımda yağmurdan saçları ıslanmış, beyaz elbiseli, ağlamaklı gözlerle Reika duruyordu.

"Reika?-" diyebildim sadece.

"Neden?" Fısıldar bir sesle konuşmaya devam etti. "Hislerin olduğunu sanmıştım... beni neden kandırdın?"

O an farkettim. Bu sadece bir rüyaydı.

•••

Rüya olduğunu farketmesiyle gözlerini açması bir oldu.

Hızlıca doğruldu. Etrafına baktı. Oldukça sersemlemişti.

Cama doğru boynunu çevirdiğinde sert bir ağrı ile kalakaldı. Boynu tutulmuş, ağrıyordu. Yavaşça yere doğru bakıp boynuna eliyle masaj yaptı.

Ayağa kalktı ve esnedi. Bu uyku ona iyi gelmiş gibiydi. Sanki uyurken arınmış gibi hissediyordu.

Aklına bişey takıldı. Bugün bir şey yapması gerekiyordu sanki?

-Kota-

Reika ile konuşmayı çok istiyordum. Yalnızca birkaç saat geçmişti ama onu oldukça özlemiştim. Sanki her an onu kaybedebilecekmişim gibi hissediyordum.

En sonunda mideme bişeylerin girmesine karar verdim.

Küçük mutfağıma girdim ama ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

Genelde dışardan yiyordum ve kahvaltı bile yapmıyordum.

Buzdolabını açtım. Bomboştu.

Markete gitmeye karar verdim. Mutfaktan çıkıp odama geçtim. Oldukça havasızdı.

Pencereyi açıp geçen haftadan tek gecelik bir kaçamak sonucu dağınık olan yatağı toparladım. Çarşafı çamaşır makinesine atıp çalıştırdım.

Neden ev toparlıyorum ki diye geçirdim içimden. Ama sanki buna ihtiyacım var gibiydi.

Üstümü değişip dışarı çıktım. Sokakta boş boş yürümeye başladım. Aklım bir karış havadaydı.

Dün geceki telefon görüşmesini hatırladıkça içim ürperiyordu.

Sevinmem gerekiyordu. Peki neden acı çekiyordum?

İçimse bir boşluk vardı. Reika'dan hiç olmadığım kadar hoşlanıyordum. İçim coşuyordu onu düşündükçe. Peki dün geceden sonra neden içimde bir acı olmuştu?

Markete girdim ve gezinmeye başladım. Aç değildim aslında. Ne almam gerektiğini dahi bilmiyordum.

En sonunda dondurulmuş birkaç pizza aldım. Evden çıkmayı hiç istemiyordum.

Eve girince pizzayı mikrodalgaya koyup yanında izlemek için eski kasetlere bakındım.

Kasetler oldukça eskidir tabii günümüz teknolojisinde. Bilgisayar varken kasetleri kim takardı? Nadir insanlar.

Kasetler, yaşanmışlıkları hatırlamayı sağlar. Hele anımsatıcı kasetler vardır ki onlar insanı tekrardan o anıya sürükler.

Kutudaki kasetlere bakınırken gözüme çok tanıdık bir kaset çarptı.

Kalıbının cebinde bir not vardı.

"Senden hoşlanıyorum."

Bu kaseti hatırlamıyordum.

Hemen oynatmak için uyduya taktım.

Ve o an... gözümün önünden geçti her şey...

-FLASHBACK-

"Hey! Kes şunu, hiç hoş değil!" Eflatun renginde, dağınık olmasına rağmen bir kızın o şekle sokması için saatlerini harcamayı kabul edeceği şekildeki saçlarını tam bağlamaya çalışırken yanındaki gencin tokasını bir anda çekmesi sonucu kızın ağzından bu sözler çıkmıştı

"Hadi ama Saionji, takılıyordum sadece abartma." Genç oldukça yakışıklıydı. Normal genç bir kızın tam isteyeceği tipten bir çocuktu.

"Pekala." Uğraşmak istemiyor gibi söylemişti bunu. Sanki hiç muhatap olmak istemiyor gibiydi.

"Bana hala dünkü olaydan dolayı kızgınsın galiba." Bunu söylerken yerdeki bir çakıl taşını hafifçe tekmeledi.

Genç kız tatmin olmuşçasına dudağını kıvırdı. "Belki."

"Hadi ama... özür diledim ve sen de affettin. Neden hala kızgınsın ki?" Morali oldukça bozulmuştu.

"Bir düşüneyim... babamın önünde o tür şeyler söylemen hiç hoş değildi, bu bir özürle geçecek bir şey değil."

"Peki, kendimi nasıl affettireceğim o halde?"

"Babamdan özür dile, sonuçta o şeyleri ben söylemedim, öyle değil mi?"

Gencin morali oldukça bozulmuştu. "Ne yani, söylediklerim yalan mıydı?" Bu bir flört girişimiydi.

"Cevabı sen daha iyi biliyorsun."

Genç sırıttı, gözünü etrafta gezdirdi ve kafasını yere çevirdi.

Gökyüzü turuncu olmaya başlamıştı. Yollar neredeyse boştu.

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından, "Peki, babandan nasıl özür dileyeceğim?"

"Kota, tanrı aşkına, adamın önünde yüksek sesle bana aşık olduğunu söyledin..."

"Aklım pek yerinde değildi de ondan."

İkisinin de kalp atışları hızlanmıştı.

"Reika, eğer aramız bozulsa da arkadaş kalsak nasıl olurdu dersin?" Bunu sorma ihtiyacı duymuştu. Ama nedenini kendi de bilmiyordu.

"Neden aramız açılsın ki?"

"Yani bilmem, ben yine bir aptallık ederim ve sen de bana çok sinirlenip affetmezsin belki."

"Böyle şeyleri nerden çıkarıyorsun anlamıyorum." Dedi ve tiz bir kahkaha attı. Kota da hafifçe gülümsedi.

İkisi de oldukça mutlulardı. Peki ne olmuştu aralarını açan şey?




VEEE YB GELDİİ

Ve şimdi bir açıklama yapicam bu flashback'te Kota ve Reika 18 yaşlarındalar, ve Kota'nın izlediği kasette; bahsettikleri olay yani Kota'nın, Reika'nın babasının önünde ilanı aşk etmesi.

Umarım anlatabilmişimdir dkdldndşjdşsnd

Neyse hadi kendinize iyi bakın :3


You are reading the story above: TeenFic.Net