Bölüm 29

Background color
Font
Font size
Line height

Gözlerimi açınca banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Üzerimi giyindikten sonra aynanın karşısına geçip biraz makyaj yaptım. Makyaj yaparken bir yandan da Emire hastahaneye gideceğimi nasıl söylesem diye düşünüyordum.

"Her zaman ki gibi güzel olmuşsun." Emir boynuma öpücük kondurup geri çekildi.

"Nereye gideceksin böyle hazırlandın?"

"Şey ya Sinem avm ye gidecekmiş onunla beraber gideyim dedim."

"Tamam bende hazırlanayım hemen bırakırım seni."

"Yok. Yani ben taksiyi ayarladım zaten kendim giderim. "

"Bana niye haber vermedin?"

"Sen yorgunsundur bir de Serdar abi de gelmeyecek ondan."

"Peki."

Çantamı da alıp odadan çıktım. Emir beni yolcu ettikten sonra yola çıktım. Hastahanenin önüne gelince Sinemi bekledim. O da gelince beraber içeriye girdik.

"Hazır mısın?"

"Hazırım." Derin nefes alıp doktorun odasına girdik.

"Hoşgeldiniz Esila hanım."

"Hoşbuldum."

"Sonucunuzu öğrenmeye geldiniz."

"Evet. Sonucumu öğrenmeye geldim."

"Tebrik ederim Esila hanım hamilesiniz."

Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilememiştim. Heyecandan elim ayağıma dolanmıştı.

"Peki ya yolunda gitmeyen bir durum var mı?"

"Yok şu an normal sağlığın da ilerliyor."

"Çok teşekkür ederim." Sinem ile beraber hastahaneden çıkmıştı. Göz yaşlarıma hakim olamayıp Sineme sarılıp ağlamaya başladım.

"Canım."

"Sinem ben şimdi anne oluyorum."

"Evet güzelim anne oluyorsun." Sinemle beraber sahile gidip oturmuştuk. Karnımı okşayıp duruyordum.

"Nasıl oldun?"

"İyiyim."

"Ben sana ne dedim? Strese girmene gerek yok her şey güzel olacak dedim mi demedim mi?"

"Dedin."

"Emire söyleyecek misin? Aranız düzeldi sanırım."

"Evet düzeldi. Söyleyeceğim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."

"İstersen biraz düşün hemen söyleme."

"Öyle yaparım."

Telefonum çalınca çantamdan çıkartıp açtım.

Arayan Emirdi.

"Efendim?"

"Napıyorsun güzelim gittin mi?"

"Evet gittim. Sinem ile beraberiz."

"İşiniz ne zaman biter gelip alayım sizi."

"Aslında şimdi gelip alabilirsin."

"Tamam yarım saate oradayım."

Telefonu kapatıp Sineme döndüm.

"Geliyor mu?"

"Evet."

Yarım saatin sonunda Emir gelmişti. Arabaya binip ilk işimiz Sinemi bırakmak oldu. Daha sonrasında eve doğru yola çıktık.

"İşinizin bu kadar kısa süreceğini bilmiyordum. Bilseydim seni ben bırakırdım."

"Olsun kendim gideyim dedim."

Emir elimi tutup yanağıma öpücük kondurdu.

"Emir araba sürüyorsun."

"Ee yani? Araba sürmem karımı öpmeme engel mi?"

Gülerek Emire baktım.

"Bu kadar kısa süren ne işiniz vardı?" 

"Terziye bıraktığı elbise vardı onu aldık beraber."

Emir inanmamış bir şekilde suratıma bakınca bende yola baktım. Telefonuma gelen mesajla telefonuma yöneldim.

'Abime söyledin mi yenge?'

Nidadan gelen mesaj ile yine Emire söylemeyi unuttuğum aklıma gelmişti.

'Şu an eve geçiyoruz evde söyleyeceğim.'

'Tamam yenge. Bir hafta sonra gelecekler tanışmaya sizde ona göre gelirsiniz. Burada hazırlıklar olacak.'

'Tamam canım.'

"Kim yazdı?"

"Hiç. Bir arkadaşım."

"Senin Sinemden başka arkadaşın var mıydı?"

"Selma da var ya hayatım."

"Doğru."

Eve varınca arabadan inip ilk işim mutfağa geçip yemek hazırlamaktı. Bu evde son günlerimizi geçirdiğimiz için üzülsem de Nida için mutluydum.

Masayı güzel bir şekilde donattıktan sonra Emiri çağırdım.

"Mis gibi kokuyor ellerine sağlık hayatım."

"Afiyet olsun canım." Midemin bulandığını hissedince lavaboya gittim. İşimi halledip geri masaya oturdum.

"Yemekten sonra hastahaneye gidelim."

"Neden?"

"Kaç haftadır midem bulanıyor. Normal bir şey değil bu."

"Üşütmüşümdür Emir bir şey olmaz."

"Olsun yine de doktora gidelim."

"Emir ben gittim doktora üşütmüşüm sorun yok."

"Sende bir şeylik var ama hadi hayırlısı yakında kokusu çıkar ortaya."

Yemeklerimizi yedikten sonra hızlı bir şekilde mutfağı toparlayıp üzerimi değiştirdim. Çok fazla yorgun olmadığım için Emirin yanına salona geçtim. Nidanın olayını ve hamile olduğumu nasıl söylesem diye kara kara düşünmeye başladım.

"Esila?"

"Hı Emir."

"İyi misin?"

"İyiyim ya dalmışım."

"Ne düşünüyorsun?"

Emirin tabiki bilmeye hakkı vardı ama nasıl söyleyeceğimi bilemeden pat diye söylemeye karar verdim.

"Emir ben hamileyim."

Emir gözlerini hiç kırpmadan bana bakıyordu.

"Nasıl?"

Emir bir anda ciddileşince istemeyip tersleyeceğinden korktuğum için geri çekildim.

"N-ne nasıl Emir?"

"Hamilesin yanlış duymadım dimi?"

"Evet h-hamileyim."

Ayağa kalkıp arkasını döndü. Ellerini saçlarının arasına gezdirip durdu. Arkasını dönünce bana baktı.

"BEN BANA OLUYORUM LAN!" Emir beni koltuktan kaldırıp sıkıca sarıldı. O sıra korktuğum için göz yaşlarıma hakim olamamıştım. Emir benden ayrılıp çekmeceden silahını çıkardı. Dışarıya çıkınca ateş edeceğini anlayıp kapıyı kapattım. Tekrardan içeriye gelip sarıldı.

Emir yüzümü ellerinin arasına alıp gözlerini gözlerime sabitledi. Sonrasında eğilip elini karnımda gezdirmeye başladı. Kapı sesini duyunca göz yaşlarımı silip kapıya baktık.

"Uşağum neler olayi?"

"Baba oluyorum amca baba oluyorum."

"Uuiiyy. Küçük hamsi geleyi hemi?"

Gülümseyip amcaya sonrasında arkasında ki teyzeye baktım. İkisine de teker teker sarılıp ayrıldık. Çay içmeleri için davet etmiştim ama istememişlerdi.

"Gel çok ayakta durma otur. Neler olduğunu bana anlat nasıl anladın? Ne zaman test yaptın?"

Emire her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım. Sıra ise Nidanın durumunu anlatmak. Emirin mutluluğunu ne kadar çok bozmak istemesem de bunu söylemek zorundaydım.

"Emir."

"Söyle güzelim."

"Şey benim sana bir şey daha söylemem lazım."

"Söyle."

"Ama kızmayacaksın."

"Sen bir söyle de sonrasına bakarız."

"Nida ve sevgilisi ailelerini tanıştırmak için bir hafta sonra buluşacaklarmış."

"Nida ve sevgilisi? Nidanın sevgilisi var mıydı güzelim?"

"Vardı."

Emirin sinirlendiği yüz hatlarından belliydi ama sanırım bana yansıtmak istemiyordu.

"Senin bundan ne zamandır haberin var?"

"Eve ilk geldiğim zamandan beri."

"Neden en başında bana söylemedin?"

"Nida istemedi."

"En son bu haberi alan ben miyim?"

"Bilmiyorum. Galiba."

Derin nefes alıp verdi.

"O çocuk kim? Nereli? Ne zaman tanıştılar?"

"O kadar çok detayını bilmiyorum. Tek bildiğim adının Oğuz olması."

"Oğuz."

"Evet."

"Tamam. İki gün sonra yola çıkarız."

"Peki." Emirin bu kararına ne kadar çok üzülsem de saygı duymak zorundaydım.

'Söyledim. Çok fazla sinirlenmedi. Ya da bana belli etmedi bilmiyorum.'

Nidaya mesajımı attıktan sonra Emire baktım.

"Özür dilerim."

"Ne için?"

"Sana geç söylediğim için. Aslında sana zamanında söyleyecektik ama korktuk."

"Neyden korktunuz? Ben insan mı yiyorum? Size zarar vereceğimi mi düşündünüz? Ne düşündünüz?"

"Hayır. Bağırıp çağırırsın diye söyleyemedik."

"Tamam. Bu konuyu kapatalım mümkünse İstanbul'a gidene kadar da açmayalım. Hamilesin diye bir şey diyip seni kırmak istemiyorum." Emirin yanağına öpücük kondurup başımı omzuna koydum. Emrin bir eli karnım da diğer eli de başımdaydı.

"Yorgun musun?"

"Biraz."

"Gel yatalım istersen."

"Yok ya. Benim canım çikolata çekti."

"Çikolata mı? Bu saatte."

"Evet olmaz mı? Hamileyim ya hani."

"Evde yok mu çikolata?"

"Yok."

"Nereden bulucaz?"

"Bilmem."

Emir elini karnıma koyup konuştu.

"Sen burada annenler bekle güzel ve yakışıklı çocuğum ben hemen çikolata bulup geliyorum."

Emire güldükten sonra çikolatayı nereden bulacağını merak etmiştim. Emiri dışarıya çıkarken görürken durdurdum.

"Emir nereye?"

"Çikolata bulucam."

"Bu saatte her yer kapalı. "

"Olsun komşulardan bulurum."

"Yok Emir gel. Bu saatte milleti uyandırmayalım."

"Benim çocuğumun canı çikolata yemek istiyorsa yiyecek."

Karşı tarafımızda bulunan komşunun ışıklarını yanık görünce Emir o komşudan durumu anlatıp çikolata istemişti. Elinde ki çikolatayı direk alıp yemeğe başladım. Yedikten sonra odaya geçip yatağa uzandım.

"Nasıl da yedin çikolatayı ama bir de istemiyorum diyorsun."

"İnsanlara rahatsızlık vermek istemedim."

"Bir günden bir şey olmaz bence. Hem önle seni çok sevdi."

"Bende onları çok sevdim. Yalan yok buradan gideceğimiz için de üzgünüm biraz."

"Bebeğimiz doğduktan sonra yine geliriz. Önceliğimiz şu Nidanın işini halletmek."

"Sevgilisi olduğu için Nidaya kızıyor musun?"

"Ben sevdiklerimi kolay kolay paylaşan biri değilim. Tanımadığım biri ve onun sevdiği biri ona zarar verirse işte o zaman benden korkun. "

"Beni de düşün Emir. Babamın zoruyla tanımadığım bir adamla evlendim. Beni kabullenmeyen, her seferinde beni tersleyip bağırıp çağıran biriyle ben zorla evlendirildim. O da yetmiyor küçükken babamın bana yaşattıkları. Bir kadına bunlar ne kadar zor geliyor biliyor musun sen? Bu kız illa ki evlenecek illa ki sevgilisi olacak.Bırakta Nida sevdiği ile beraber yaşasın evlensin."

"Sana bunları yaşattığım için özür dilerim. Yaptıklarım aklıma geldikçe hâlâ bu kadın beni nasıl seviyor diye düşünüyorum."

"Emir, her insan değişir sadece zamana ihtiyaçları var. Evet karşısında ki insanı zorbalaması o kişiyi kötü hissettirir ama umudunu yitirmez. Kendi için olmasa bile sevdikleri için hayata tutunur. Ben bu halimizi her gördüğümde Allah'a dua ediyorum. Allah seni benim karşıma çıkarmış. Bana yaşattıkların da bir imtihan olarak kabul ediyorum. Her imtihanın sonu bu halimiz gibi çok güzel kapılar açacak. "

Emir yanıma gelip sıkıca sarıldı bana.

"İyi ki Allah seni karşıma çıkarmış."

"İyi ki güzelim iyi ki."

Emirle beraber yatağa geçip yorgunluğumuzu üzerimizden atmak için uyumuştuk.

Bölüm sonu 🤍
Oy verip yorum yapmayı unutmayın 🤍


You are reading the story above: TeenFic.Net