Bölüm 19

Background color
Font
Font size
Line height

İyi okumalar🤍

Kapının çalmasıyla gözlerimi açtım. Pijamalarımla beraber kapıya doğru ilerledim. Annem önüme gelip kapıyı açtı. Karşımızda polisleri görünce şaşırmıştık.

"Buyrun memur bey?"

"Mehmet beyin evi burası mı?"

"Evet burası."

"Başınız sağolsun Mehmet bey ormanlık alanda ölü bulundu."

"N..ne? Nasıl?"

"Şu anlık maalesef bizde net bir şey bilmiyoruz. Haber alınca size bilgi veririz."

"Sağolun." Kapıyı kapatıp. Anneme sımsıkı sarıldım.

"Kurtulduk anne."

"Kurtulduk kızım." Annemin gözlerinden yaşlar gelince kendi ellerimle sildim.

"Bugün bizim günümüz. Gezecez eğlenecez gülecez istediğimiz her şeyi yapıcaz." Annemin yanağına öpücük kondurup kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim.

Bugün en güzel kahvaltıyı hazırlayacaktım. Bu saatten sonra üzülmek Esila Bozkurt için yoktu! Benim hayatım daha yeni başlıyor.

Mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamıştım. Kahvaltıdan sonra mutfağı toparlayıp üzerimi giyinmek için odama geçtim. Telefonum çalınca yatağın üstünden alıp açtım.

"Efendim Poyraz?"

"Yenge abimle dünden beri hiç konuştunuz mu?"

"Hayır konuşmadık. Evde değil mi?"

"Dün sen gittikten sonra annemle kavga edip evden çıktı. Arıyorum ama ulaşılamıyor."

"Nasıl ya? Nereye gitmiş olabilir?"

"Aklıma dağ evi geliyor ama oradaki adamlar burada değil diyorlar. Başına bişey gelmesinden korkuyor."

"Allah korusun öyle deme."

"Yenge belki açmıştır telefonunu sen arasana . Senin aradığını görünce açar belki."

"Tamam ben bir arayayım."

İçimi büyük bir korku kaplamıştı. Emiri ilk aradığımda telefonu açıktı ama kimse açmamıştı. İkinci defa çaldığında açmıştı.

"Alo Emir neredesin? Poyraz seni arıyor açmıyorsun. Merak ettik."

"Esila hanım ben Burcu."

"Burcu?"

"Emir beyin asistanı."

"Neredesiniz Burcu?"

"Dağ evindeyiz Esila hanım."

"Tamam Emire bir şey söyleme ben gelicem."

Telefonu kapatıp direk Poyraza mesaj atıp üzerimi giyindim. Hafif kırmızı ruj, allık, maskara ile makyajımı bitirdim. Saçımızda at kuyruğu ve yanlardan tutam alarak bıraktım.

O kızla dağ evinde ne işi vardı?

Poyraz beni gelip alacağını söylediği için anneme haber verip dışarıya çıktım.

Poyraz gelince dağ evine doğru yola koyulduk.

Dağ evinin önüne geldiğimiz de direk arabadan inip kapıyı tıktıkladım. Bizim birlikte olduğumuz bir evde başka bir kız getirmesi beni iyice delirtmişti.

Kapıyı Burcu açmıştı.

"Hoş-"

"Burcu eşyalarını topla Poyraz seni şirkete götürecek." Bu dediğime Emir dahil herkes şaşırmıştı.

"Tamam Esila hanım." Poyrazla birlikte evden çıktıklarında Emire sert bakışlarımla baktım.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?"

"Ne yapmışım ben?"

"Bizim birlikte olduğumuz bu eve başka kız nasıl sokabilirsin!!??"

"Şirkette işler vardı ondan çağırdım. Başka bir manaya çekme."

"Telefonun niye kapalıydı o zaman!"

"Kafa dinlemek istedim. Kimse beni arayıp sormasın istedim."

"Ve Burcu hep yanında olsun kimse sizi rahatsız etmesin istedin!"

"Esila saçmalamayı kes!"

"Ne oldu? Doğruları söyleyince bir sesin yükseldi! Daha dün Gülçin diyordun bugün Burcu. Allah bilir yarın kimin ismini söylersin."

"Haddini aşma!"

"Aşarsam ne olur!?" Emir bir anda belimden tutup beni kendi dudaklarına doğru bastırdı. Ellerini belime daha sıkı sararak duvarla kendisinin arasına aldı.

Dudaklarını dudaklarımdan çekince kulağıma fısıldadı.

"Benim gözüm senden başkasını görmüyor."

Bu sefer boynuma doğru öpmeye başladı. Kafasını kaldırıp alınlarımızı birleştirdi.

"Bir daha seni aldattığımı veya başkasını savunduğumu düşünme.Ben senin gibi birini asla aldatamam." Tekrardan dudağıma yapıştı.

Bu sefer ben dudaklarımızı ayırıp konuşmaya başladım.

"Öpücüğüne karşılık verdiğim de seni affettim sanma Emir Bozkurt. Bu işten bu kadar kolay kaçamazsın."

"Sen iste ne yaparsam onu yapayım."

Kapı sesi duyunca birbirimizden ayrıldık. Emir kapıya doğru yürürken dudağına rujun bulaştığını gördüm.

"Emir." Gülerek Emire baktım.

"Efendim?"

"Dudağına ruj bulaşmış." Islak mendili alıp dudağını temizledim. Tekrardan kapıya doğru gidip kapıyı açtı. Gelen Poyrazdı.

"Umarım ben yokken kavga etmediniz." Poyraz içeriye geldiğinde bana bakıp sırıttı.

"Ne oldu Poyraz niye gülüyorsun?"

"Anlaşılan ben yokken baya bir kavga etmişsiniz yenge dudağından belli oluyor." Emir bana bakıp sırıtmaya başladı. Hemen telefonumun kamerasından dudağıma baktım. Rujum dudağımın etrafına bulaşmıştı. Utanıp hemen odaya çıktım.

Odaya girdiğim de Emirin parfümü her yere yayılmıştı. Bu adamın kokusu bile beni kendimden geçiriyor.

Hem rujumu hemde makyajımı tazeleyip üstümü başımı düzeltip aşağıya indim.

Emirin karşısına oturup neler yapsak diye düşündüm. Aklıma bugün sabah kağıda polislerin geldiğini hatırlayınca konuyu bu taraftan açmak istedim.

"Bugün sabah kapıya polisler geldi." Konuya aniden girdiğim için ikisinde Şaşkın ve meraklı bir şekilde bana bakıyorlardı.

"Neden gelmişler?" Emirin sorusuyla devam ettim.

"Babamı ormanlık alanda ölü bulmuşlar."

"Nasıl? Yani neden ölmüş?"

"Onu polislerde bilmiyor. Bilgi edindiklerinde bize söyleyeceklermiş." 

"Üzüldün mü yenge? Yani benim öyle bir babam olsa her halde öldüğüne sevinirdim."

"Bende annem de sevindik tabi ama bir yandan da kendimi kötü hissettim."

"Kötü hissetmeni gerektiren ne var? Hiç bir şey. O yüzden kendini kötü hissetmeyi bırak."

Poyrazın telefonu çalınca telefonunu açıp konuşmaya başladı.

"Efendim hayatım."

"..."

"Tamam ben hemen geliyorum alıcam seni."

"Ne oldu Poyraz?"

"Ben Yareni annemle baş başa bıraktım. Annem tutturmuş Yareni güne götürecek. Karımı hemen elinden kurtarmalıyım." Poyraz aceleyle evden çıktı. Bizde arkasından güldük.

"Burada mı kalacağız yoksa eve mi gideceğiz?"

"Ben bir süre annemin yanında kalmak istiyorum." Emir bana ters ters baktı.

"Tamam sen nasıl ister. İstediğin kadar kalabilirsin annenin yanında."

Emire gülümseyip mutfağa geçtim. Buzdolabını açtığım da pasta gördüm. Ağzımı suyu aktığını hayal ederekten pastayı aşıp masaya koydum. Yaren ve Poyraz da geleceğini hatırlatınca herkese eşit bir şekilde dilimleyip tabaklarına koydum.

Dolapta meyve suyunu da görünce daha çok sevinmiştim. Poyrazı arayıp kaç dakikaya burada olacaklarını sordum. Beş dakikaya dediğinde meyve sularını da doldurup mutfak masasının üzerine koydum. Kapı çalınca hemen açtım.

"Benim güzelim gelmiş ya." Yarene sıkıca sarıldım.

"Esila beni bir daha o evde tek bırakmayın. Hele ki sensiz. Sen olmayınca o ev çok sıkıcı oluyor."

"İçeriye geçin kapı önünde durmayın." Poyraz ve Yaren içeriye Emirin yanına geçtiler bende mutfağa gidip pastaları ve meyve suları tepsiye koyup içeriye götürdüm.

Tek kişilik koltuğa oturup tabağımdan dilim aldım. Beş dakikadır bunu yemeği bekliyordum. İştahlı bir şekilde ikinci dilimi de ağzıma atacakken Yaren konuştu.

"Barıştınız dimi? Eve geliyorsun."

"Barıştığımızı kim söyledi?" Emir tip tip suratıma baktı.

"Poyraz söyledi." Gözlerimi kısıp Poyraza baktım.

"Nasıl barışmadık Esila?"

"Canım ben sana evden çıkmasan önce bir şey söylemiştim. Neydi o söyler misin?"

"Gülçin bu evden gidince geri döneceğim. Dedin."

"Duydunuz şimdi izninizle pastamı yiyeceğim." Tekrardan ikinci dilimi alıp ağzıma attım.

"Gülçin evden zaten gidecek. Sadece güvende olması için bir yer bulmam lazım."

İştahlı bir şekilde pastamı yemeğe devam ederek Emire sordum.

"Niye sen buluyorsun? Senden başka erkek yok mu evde?"

"Var. Ama İstanbul'u en iyi ben biliyorum."

Emire baktıktan sonra gözlerimi tabağıma çektim.

"Bence şu an ortam iyiyken hiç germeye gerek yok."

"Ben gergin değilim. Şu an sadece pastama odaklıyım."

Ortamı derin bir sessizlik sarmıştı. Herkesin tabağı bittikten sonra tabakları mutfağa götürüp makineye dizdim.

"Ben annemin yanına gideyim."

"Gitmesen olmaz mı?"

"Olmaz canım. Gitmem lazım."

"Peki." Yarene sıkıca sarılıp Emirle beraber arabaya bindik.

"Evine ne zaman döneceksin?"

"İki üç hafta daha annemin yanında kalmak istiyorum. "

Emirin yüzünün düştüğünü fark ettim ama annemin yanında kalmaya ihtiyacım vardı. Evin önüne gelince arabadan indim.

"Bir şey olursa bir gelişme olursa bana haber ver."

"Tamam." Eve girdiğim de annem yemeği hazırlamış beni bekliyordu.

"Anne niye beni bekliyorsun?"

"Beraber yeriz diye düşündüm kızım."

"Ben çok yemem annem tokum."

"Tamam kızım." Annemin yanına geçip oturdum. Biraz atıştırdıktan sonra odama çıktım.

Banyoya girip işlerimi hallettim. Banyodan çıkıp pijamalarımı giyindim.

Başıma saç havlusunu sarıp makyaj aynasının karşısına oturdum. Makyajımı temizlemek için masanın üstünden pamuk ve temizleme suyunu aldım. Makyajımı silerken aklıma Emirin beni öpmesi geldi. Hafif sırıttıktan sonra bütün makyajımı temizleyip biraz da bakım yaptım.

Kurutma makinasını alıp saçlarımı güzelce kuruladım. Aşağıya anneme uyuyacağımı haber verip yatağıma yattım.

(Emir'den)

Poyrazları dağ evinden alıp eve gittik. Gülçin bizi kapıda karşılamıştı.

"Hoşgeldiniz." Ağzı kulaklarına varıyordu. Hiç birimiz cevap vermeden içeriye girdik.

"Oğlum sen nerelerdesin? Merak ettik seni. Başına bir şey geldi sandık."

Annem endişeli bir şekilde yanıma gelip sarıldı.

"İyiyim anne merak edilecek bir şey yok."

"Gel oğlum sıcak sıcak çorbanı iç."

"Aç değilim ben size afiyet olsun."

"Yaren kızım sen niye gelmedin bizimle bugün?"

"Ben şey..."

"Karımla işimiz vardı anne. "

"Ne işiymiş o?"

"Dolandık abimi bulduk geldik."

"Tamam geçin sofraya."

"Biz de aç değiliz anne. Size afiyet olsun."

Poyrazlarla beraber yukarı kata çıktık. Odalarımız karşılıklıydı. Koridorun ortasına gelince ayrıldık. Odaya girdiğim de çok sessiz gelmişti. Esilaya çok alışmıştım. Sanki şu banyo kapısından çıkacakmış gibi geliyordu ama yok.

Sıcak bir duşun iyi geleceğini düşünerek banyoya girdim. İhtiyaçlarımı giderdikten sonra bornozla odaya geçip üzerimi giyindim. Saçımı kurutma makinasıyla kurutup yatağa geçtim.

İki hafta boyunca sol tarafım boş yatacaktım. Koltuğun üzerinde Esila'nın tişörtünü görünce yanıma aldım. Kendisi yoktu ama güzel kokusu vardı.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

Bölüm sonu🤍

Nasıl buldunuz?
Yorum yapıp beğenmeyi unutmayın 🤍


You are reading the story above: TeenFic.Net