8

Background color
Font
Font size
Line height

Taehyung

05.10

Uyanma Jungkook. Şirin gözlerini biraz daha izlersem senden uzaklaşmam daha zor olacak. Uyanma. Ama yine de gözlerinin ışıkları hiç sönmesin.

Düşündüm, düşündüm ve yararsız. Kalkıp Jungkook uyurken onun bir fotoğrafını çektim. Uykucu bebe. Tatlı tatlı nefes alıyor.

Öpsem uyanır mıydı ki?

Git Jungkook. Arkana bakmadan git. Anlamazsın neler hissettirdiğini. Yaşayamazsın sana olan sevgimi, bana çektirdiğin acıları. Bilmezsin hiçbir şeyi, safsın ya sen.
Uzaklaş benden Jungkook. Sana iyi gelmiyorum, mutlu etmiyorum seni. Ama uzaklaşma Jungkook. Gözümün önünde bekle sadece.

"Jungkook ile ilişkimiz bittiğinden beri 14. sigaram."

05.15

Bir tane daha.

"Jungkook ile ilişkimiz bittiğinden beri 15. sigaram."

05.23

Birkaç tane daha.

"Jungkook ile ilişkimiz bittiğinden beri 16. sigaram."

"Jungkook ile ilişkimiz bittiğinden beri 17. sigaram."

"Jungkook ile ilişkimiz bittiğinden beri 18. sigaram."

05.37

Ve bir tane daha.

"Jungkook ile ilişkimiz bittiğinden beri 19. sigaram."

05.41

Jungkook

Burada uyuya kalmışım. Gözlerimi ovuşturdum ve etrafa bakınmaya başladım. Taehyung'un yatağına sinen kokusunu içime bol bol çektim. Kim bilir belki bir daha hissedemezdim kokusunu üzerimde. Düşündüm.

Taehyung beni çok mutlu etti ama kırdı da. Olsun, kır Taehyung, katlanırım ben beni kırmalarına. Kır, bağır, çağır, dök ama gitme Taehyung. Benim için ne kadar değerli olduğunu bilmezsin, anlam veremezsin. Değersiz bir çöplük olarak görürsün hep kendini. Belki öylesindir gerçekten, fakat ben çöplük olduğunu hiç düşünmedim. Her zaman çok tatlıydın, anlayışlıydın. Neden aldattın beni? Sorumsuzsun Taehyung. Beceriksizsin, kötüsün, karşındakini hiç düşünmezsin, fazla değer veremezsin, çabuk güvenmezsin; korkarsın. Bu yüzden bebeğe benzetirim ya seni. Dayanıklı görünüşünün altında her zaman korkmuş bir bebek olduğunu bilirim Taehyung. Ne kadar belli etmek istemesen de bilirim.
Kötü olabilirsin evet ama, yine de severim seni. Neden diye sorma, bilmem. Bazen bir şeylerde neden aranmaz. Fakat ben sende çok neden aradım. Nedenler çıldırttı beni, yine de sevdim seni. Üzülme istedim, yorulma istedim, kimse seni kırmasın ve seni herkesten koruyayım istedim. Başkası ile konuştuğunda kıskandım seni. Sadece benim ol istedim, bencilce olsa bile. Benim bencilliğim de sana biricik sevgilim. Sen istemesen de beni sorun yok. Gurursuzsam eğer şikayet etme, gurursuzluğum da sana. Tüm istisnalarım sensin benim. Kendimi bulduğum gözlerin istisnası da sensin.

Sen her şeyin başlangıcısın, bitiş de seninle olsun.

Beni hiçbir zaman anlamadın, bana neler çektirdiğini hiçbir zaman anlamadın. Bilmem, belki de anladın ama anlamamazlıktan geldin. Neden yaptın Taehyung? Sana olan saf sevgimi kullanmak hoşuna mı gitti? Ben senin varlığınla uyandığım her sabah Tanrı'ya dua ederken nasıl bu kadar cani olabildin? Ya da ben senin için fazla aptaldım.

Seninle olan her şeye vardım ben. Sen iste yeterdi. Sen söyle yapardım. Senin canın istesin alırdım. Seni bebeğim gibi seviyordum. Evet Taehyung, insanlara kolay kolay güvenebilirsin. Fakat kime güvenebileceğin konusunda aptalın tekisin. Bunu kötü anlamda söylemiyorum, güvenebileceğin tek kişi bile olabilirdim. Bazen başına kötü şeyler gelmesini istiyorum ama sonra sana kıyamıyorum. Zaten sana hiç kıyamadım ki ben. Beni çok önemsemiyorsundur ama ben sen istedin diye uykumdan olabilirim Taehyung.

Ben tarağımın kullanılmasından hoşlanmam ama senin kokun tarağımda olsun diye sana izin veririm, ben uykumdan uyandırılmayı sevmem ama sen istersen kalkıp seninle oyunlar oynayabilirim, yemeğimi paylaşmaktan nefret ederim ama sen istersen bütün yemeğimi sana verebilirim, resim defterimin karıştırılmasından nefret ederim ama sen istersen bütün defteri sana verebilirim, yatağımda yatılmasından nefret ederim ama senin özellikle yatmanı isterim, senin için nefret ettiğim bir müzik türünü dinleyebilirim. Yapabileceklerim bunlarla sınırlı değil Taehyung. Benim için ne kadar değerli olduğunun farkında değilsin ve asla olmayacaksın.

Sana soğuk davranırken içim gidiyor. Sen bana küfür ettiğinde yüzüncü kez geberiyorum. Bunlara rağmen en küçük iltifatına eriyorum. Beni tek bir sözünle parmağında oynatabilirsin. Yalnız bunu üstüne alınma Kim Taehyung, bu senden kaynaklı değil. Bu benim saflığım ve sana olan bağlılığımla alakalı. Bu senle benim aramda değil, ben ve gereksiz duygularımla aramda. Senden gitmek istesem de gidemem ben, yoksa çoktan siktiri çekmiştim sana. Sen seni sevmediğimi düşünmeye devam et. Çok seversin ya sen öyle şeyleri. Gülüşünde huzur bulduğumu bilmeden, seni sevmediğimi düşünürsün işte. Ama sen de haklısın, sevginin ne olduğunu sen de bilmiyorsun. Ben de bilmiyorum, buna rağmen sana olan sevgimi iliklerine kadar hissettirmeye çalışıyorum. Sen anlamasan da, hiçbir şeyi anlamasan da. Vasıfsızca sigara içersin. Nefret ederim sigara içmenden. Gözünden akan bir damla yaşa geberirken sigara içmen çok koyuyor. Olsun Taehyung, ben böyle sevdim seni.

***

Yataktan doğrulup mutfağa ilerledim. Taehyung camdan bakıyordu, sırtı bana dönüktü. Büyük sırtından dışarıyı göremiyordum bile. Ne gerek vardı bu kadar kas yapmaya? Tek hayatının ben ve spor olduğunu söylerdi, şimdi sadece spor olsa gerek. Yukarıdan çıkan dumanlara bakacak olursak yine sigara içiyordu. Sigarasına ara verip bana döndü. Gözleri kıpkırmızı olmuştu, bu ne amına koyayım? Dayak yemiş gibi duruyordu. Gözlerime baktı, gözlerine baktım. Manâsızca bakıştık. O bakışmada çok manâ vardı ama dışarıya manâsız gibi geliyordu. Yanağından süzülen bir damla yaş ile ağladığını anladım. Gözlerime bakmaya devam etti akan gözyaşlarının arasından. Kalbime o an bir hançer saplandı, sanki onu hiç bırakıp gitmemem gerekiyormuş gibi. İçimde bir şeyler “seni aldatmadı,” “ona güvenmelisin,” “seni neden aldatsın ki,” diyordu.
Ne bileyim amına koyayım! Neden aldatsın beni! Ben de oraya anlam veremedim ya!

Diğer gözünden de akan yaş ile kendimi tutamadım. Şimdi benim gözlerim de yaşlar ile dolmuştu. Ağlıyorduk. Sarılmak istiyorduk ama yapamazdık. Gitmek istiyorduk ama gidemezdik. Kopmak istiyorduk ama kopamazdık. Bırakmak istiyorduk, ya da istemiyorduk. Ben seni hiç bırakmak istemedim ki Taehyung.

Taehyung kafasını geri pencereye çevirip sigarasını içmeye devam etti. Artık sesli ve iç çeke çeke ağlıyordu. Yapma sikik. Öyle dertli ağlama. Kıyamam gözlerine.

“Taehyung”

“Hm,” dedi ağlayan sesiyle.

“Boşver.”

Bana baktı. Çaresizce bana baktı. Şimdi daha fazla erteleyemezdim. Yavaşça Taehyung'a doğru ilerledim. Bu hareketi benim yapmamam gerekiyordu! Aldattı o beni! Düşüncelerimle savaşırken Taehyung'un koca bedeninin önüne gelmiştim bile. Bu hareketimi bekliyormuş gibi kollarını araladı. Aniden boynuna atladım, kokusunu içime çektim. Şimdi gözyaşlarımız ve iç çekmelerimiz tamamlamıştı birbirini. Boynuna doğru süzülen gözyaşlarım duramaz hale gelmişti. Onun enseme süzülen gözyaşları ise soğuktu. Elleri gibi. Elleri hiç ısınmazdı. Sıcak vücuduna hiç benzemezdi elleri.

Hiç ayrılmak istemiyormuşçasına sımsıkı sarıldık birbirimize. Belki de hiç ayrılmak istemediğimizdendir.

Sonrasında yavaşça itekledim bedenimi bedeninden. Ellerim hâlâ boynundaydı, elleri hâlâ belimdeydi. İkimizin de yakası gözyaşlarımızdan kaynaklı ıslanmıştı. Taehyung elinin tersi ile gözyaşlarını sildi. Devamında ise sigarasından son bir nefes alıp söndürdü.

Sonradan fark ettim ki o defter yine yanındaydı. Ne vardı bu defterde?

Taehyung koltuğa geçti, ben de yanına oturdum. Yine bir şarkı açtı. Sonu gelmezdi bu şarkıların.

Sonra deftere bir şeyler yazdı yine.

Açtığı şarkı
“The Neighbourhood - Reflections,”tı. Sessizce dinledik.

Konuştu birden;

“Jungkook, ekmek almaya gitsene.”

“Ne alaka şimdi? Hem ben neden gidiyorum?”

“Lütfen.”

“Of Taehyung, hiç git gel yapamam şimdi.”

“Ben içinde git gel yaparken de aynısını diyebilecek misin Jeon Jungkook?”

Siktir.

“Deneyelim mi?”

“Arsız.”

“Soruyu soran sensin.”

“Uzatma, git al gel.”

“Ya aç değilim zaten.”

“Seni soran olmadı, ben açım.”

“Her sabah kahve içmiyormuşsun gibi dediğine bak!”

“Başbaşa bir kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm, burnumdan getirdin.”

“Ne bileyim ben!? Git sen al!”

“Tamam Jungkook.”

Üstüne bir şey geçirmeden kapıya yöneldi, salak mıydı bu? Hava buz gibiydi.

“Taehyung üstüne bir şey almayacak mısın?”

“Seni ne ilgilendirir?”

“Beni çok ilgilendirir, ceketin şurada. Giy öyle git.”

“Tamam Jungkook, tamam.”

Ceketi üstüne geçirdi ve çıktı. Şimdi şarkıyla beraber Taehyung'u bekliyorduk. Bakkal çok uzak değildi, hemen gelirdi.

Kalkıp kahvaltı için sofrayı hazırladım. Patates kızarttım ve yumurta kırdım. Kahvaltıda başka ne yenilirdi ki? Taehyung'un evinde doğru düzgün kahvaltılık bile yoktu.

Taehyung nihayet eve geldiğinde elinde bir dolu poşet vardı. Belli ki kahvaltılık da almıştı.

Kahvaltılıkları masaya koydu ve oturdu. Ben de kahveleri koydum.

Sessizce kahvaltımızı yaptık.

“Taehyung, eve gitmem gerekiyor biliyorsun değil mi?”

“Umurumda değil. Benimle kalacaksın.”

“Taehyung”

“Ne var Jungkook? İtiraz etme.”

“Baskın erkek tarafın ortaya çıktı herhalde.”

“Sikerim seni de baskın erkeğini de.”

“Siksene.”

“Kes Jungkook, biraz daha arsızca konuşmaya devam edersen gayet ciddi bir şekilde sikerim seni.”

Sırıtıp kahvaltıma devam ettim.

***

“Of, doydum ben.”

“Ee, kalk o zaman?”

“Vay piç.”

Sofradan kalkarken omzumda hissettiğim el ile arkamı döndüm.
Taehyung omzumdan tutuyordu.

Arkamı döndüğümde elini çeneme koydu ve konuşmaya başladı;

“Ne zamandan beri böyle kötü konuşmaya başladın bebeğim? Dudaklarına yazık olacak.”

“Ne olacakmış dudaklarıma!?”

“Dişlerim arasında ezilecekler, hem benim de işime gelir. Bir süre kötü söz kullanamazsın.”

“Pislik! Kullanırım ki! Çok istiyorsan gel ye dudaklarımı! Ben de seninkileri yerim!”

Küçük ifadelerle sırıttı. Birazdan dudaklarımı yiyecekmiş gibi onlara odaklanmıştı.

“Zorlama istersen, sonu iyi bitmeyecek.”

“Bana ne! Dudaklarımı yemek isteyen sen değil miydin!?”

“Belli ki sen de isteklisin.”

Neden ben çıldırırken o bu kadar sakindi?

“İstekli falan değilim ben.”

Fark etmeden kaşlarımı çatmıştım.

“Çok tatlısın Jungkook.”

“Sus be!” diyip üst kata koşmaya başladım.


You are reading the story above: TeenFic.Net