6

Background color
Font
Font size
Line height

İstemediğiniz anlar olur. Anılar olur hayatınızda. Bende tam o noktadaydım. İstemediğim anlar içinde birikmiş olan anılar vardı. İstemediğim kişiler vardı o anılarda. Kötü anlarımda yanımda istemediğim kişiler olurdu hep. Mesela yeni düzgün bir iş buldum herşey kolay ve güzel olacak derken başıma gelmeyen kalmamıştı. Şuan hastane tavanıyla bakışıyordum. Yanımda kimse yoktu. Ağır bir cümle ama ben zaten doğduğum günden beri yanlızım. Kapanmakta zorluk çeken gözlerimi zaten kapatmak istemiyordum. Eğlenceli bir gün geçireceğim ilk defa dedim. Sonda hastanelik oldum. Bu kadar şanssız olmak.. ahh düşündükce kafayı yiyecek türdendi. Gelen kapı sesiyle bakışlarım kapıya döndü. Siyah saçlarını arkadan gelişi güzel toplayan beyaz yüzü ve yeşil gözleriyle oldukca güzel bir kız vardı. "Merhaba" naif sesi kulağıma uğultulu ulaşsada konuşmadan gülümsedim. Boğazım yanıyordu o yüzden konuşmakta zorluk çekiyordum. Kendimi çok zorlamak istemiyordum. "Fazlaca sis yutduğun için konuşmada zorluk çeke bilirsin. Dün gece seni buraya beyfendi getirdi. Yanındada bir kız vardı onları tanıyorsun değil mi?" Aklıma karan bey ve arjin geldiğinde başımı salladım. Hatırlamasamda beni oradan karan beyin aldığını biliyordum. "Tamam şuan iyisin çıkış işlemlerini beyfendi karşıladı. Serum bittikden sonra çıka bilirsin" birşey demeden gülümsedim. Karan bey beni dahada mahçup ederken düşüncelerimden sıyrılıp uyumayı denedim.

❄️

Gözlerimi açtığımda yine tavanla bakışmıştım. Yerimde kıpırdanarak ofladım. Artık çıkmak istiyordum. Üstümden gelen boğucu hastane kokusu midemi kaldırıyordu artık. Ağzımda mırıldanarak "ben böyle şanssızlığın" dedim. Sağ elimle anlımı ovarak etrafa baktım. Yanımda duran sürahi ve bardağa ağlamaklı bakıyordum. Susamıştım hemde çok. Ama oraya uzanamazdım serumdan dolayı. Ayak sesleri geldiğinde dibimde biten adama baktım. Ağzımdan nida çığlığı çıktığında korkudan neredeyse bayılacaktım. Karan bey bana çatık kaşlarla baktığında şaşkın gözlerle onu süzdüm. Derin bir nefes alarak başımı geri yastığa basıtrdım. Karan beyde sürahideki su"dan bardağa dökerek bana uzatdı. Başımı kaldırarak suyu içtiğimde karan bey almış parmak uçları parmaklarıma değmişti. Kısa dokunuşla titreyen elimi çekerek geri koltuğa oturan karan beye baktım. "Karan bey" dedim hep dediğim gibi. "Nesrin?" Oda benim gibi ismimi söyleyerek kaşlarını havalandırmıştı. "Ne zaman çıka bilirim?" Kolundaki saatine bakarak bakışları beni bulduğunda "15dakika içinde serumun bitecek o zaman çıka biliriz" başımı sallayarak ona teşekkür etmeyi unutmadan konuştum. "Teşekkür ederim" dedim. Aslında hem beni kurtardığı için hemde çıkış işlemleri için. Ona olan borcumu ödemem gerekti. "Ne için?" Çatılan kaşlarıyla bana bakarken bakışlarımı ellerime çektim. "Hem beni kurtardığınız için hemde çıkış işlemleri için. Size olan borcumu ödeyeceğim" bakışlarımı yeniden ona çevirdiğimde sinirlenmiş olacak ki yanımdaki sandalyeye oturdu. Oradan bile kendine has kokusu burnuma dolarken "bana ödemen gerek bir borcun yok! Seni kurtardım evet çünki yangın benim yüzümden çıktı." Bu sefer kaşlarını çatan ben olduğumda "siz mi?" Dedim. Nasıl çıkara bilmişti ki? "Evet" dedi buz gibi sesle. Merak ediyordum neden yangın çıkarmıştı ki? "Peki neden? O kadar insanın hayatını tehlikeye atdınız" gerçektende öyle yapmıştı. O kadar insan variçeride. Öle bilirlerdi. Şahsen karan bey beni kurtarmasaydı şuan ruhuma elfatiha çekiyordular. Tövbe tövbe. "Sen oralara girme küçük" küçük mü? Neyim küçük kocaman kızım. Sinirli bakışlarımı ona yolladığımda. Dudaklarında oluşan hafif tebessümle bakışlarım oraya düştü. Gülünce yanağında oluşan iki gamze çok güzeldi. Onu ilk defa gülerken görmüştüm. Oda 1 2 saniye sürmüştü sadece. Gözlerim dudaklarından karalarına kalktığında onunda beni izlediğini gördüm. Çatık kaşları geri yerini almıştı. Gülümsemesiyle sinirim toz olmuştu. Kısa sürede onu tanısamda her dakika yan yanaydık. Bundan rahatsız olsamda bazen güzel his etdire bilirdi. Bir birimizden çekilmeyen gözlerle konuşan ilk ben oldum. "Gamzeniz var" dedim. Saçma ola bilirdi ama içimden geldiği için söylemiştim. "Evet var" başımı salladığımda ona çekildiğimi anlıyordum. Beni etkisi altına alıyordu. Birşey yapamıyordum yada yapmak istemiyordum bilmiyorum ama nasıl olunduğunu bilmediğim sarhoş gibiydim. İstemediğim haraketler yapacak kadar sarhoş. Serumlu elimi kaldırarak yanağına yasladım. İğne kendini biraz belli etsede umursamadan yaptığım salaklığa devam etdim. Aninda koyulaşan göz bebekleri orada birsüre böyle kala bileceğimi hiss etdiriyordu. "Karan bey" dedim fısıltı çıkan sesimle. Kokusu burnuma buram buram dolurken derin bir iç çektim. Kalbimi saran yanlızlık bugün ağır gelmişti bana. Yıllardır ağır gelmeyen his şimdi ağır gelmişti. "Nesrin" benden farklı olan soğuk fısıltısı elimi çekmeme sebep olurken eli beni durdurmuştu. Sıcak avcunu soğuk elime yaslayarak yanağında durdurdu. "Buz gibi elin" dedi yavaşca. Aynı senin gibi. "Aynı senin gibi" dedim. Derinleşen bakışlarıyla başını biraz daha eğmişti yüzüme doğru. "1hafta dinlene bilirsin nesrin" kendime gelerek elimi hızla çektim. Oda elini indirerek geri çekildi. "Ben iyiyim karan bey yarın geleceğim."  Bakışlarımı korkarak kaçırdım. Ne zaman ona karşı çıkarsam sinirleniyordu. "Gelmene gerek yok zaten" dedi. Anlamayarak yüzüne baktım. Anlamaz gözlerle çatık kaşlarımla düşünmeye başladım. Nasıl gerek yoktu? İşten çıkmışmıydım? Ama 1haftaya gele bilirsin demişti. "Nasıl yani?" Dedim düşüncelerimi kenara bırakarak. Arkaya yaslanarak saate baktı. "İyi olana kadar benimle kalacaksın. Sonuçta evde sana bakan birisi yok" dahada çatılan kaşlarımla derin bir nefes aldım. "Karan bey bu teklifiniz için teşekkürler ama ben kendi kendime baka bilirim. Hem bakmama bile gerek yok gerçekten iyiyim" sandalyeden kalkarak sözlerimi es geçti. Ardından odadan çıkarak aynı hemşireyle döndü. "İyimisin?" Hemşirenin sorusuna başımı salladım. Konuşmak istemiyordum. Sinirlenmiştim. Ahh bu sinir konusunda bi psikoloğa görünmem gerek. Herşeye gereksiz sinirleniyordum. Son bir kaç yılda tahhamülsüz biri olmuştum. Eskiden çok sabırlıydım. Birşeye sinirlenmez umursamazdım. Ama sonra stres bedenimi devr aldığında artık herşeye sinirlenen sabırsız biri olmuştum. Kolumdan çıkan iğneyle hemşire koluma pamuk koyarak odadan çıktı. Üzerimdeki hastane pikesini kenara çekerek yatakdan çıktım. Uyuşan bedenimle başım dönmüştü. Aniden kalkmıştım. "İyimisin" yanıma gelerek kolumu tutup tutmamak arasında kalırken başımı salladım. Üzerimde elbise değilde kendi kıyafetlerim vardı. Arjin getirmişti herhalde. Kapıdan çıktığımda karan bey arkamdan geliyordu. "Kabanını giy üşüyeceksin" arkamı dönerek karan beyin elindeki kabana baktım. Neden görmemiştim? Elindeki kabanı kolumdan geçirdiğimde saçlarımda karan beyin ellerini hiss etdim. Saçlarımı kabanın içinden çıkararak bıraktığında küçük bir gülümseme göndererek "teşekkürler" dedim. Hastaneden çıktığımızda karan bey beni yönlendirerek sürgülü kapısı olan arabaya bindirdi. Kendiside karşıma oturduğunda gözlerim arabanın içinde gezindi. Şoför kısmı görünmüyordu. Krem renk döşenen koltuklar siyaha uygundu. Tam karşımda oturan karan beye gözlerimi çevirdim. Bakışları gözlerimdeyken neden böyle baktığını anlamak istiyordum. "Neden öyle bakıyorsunuz?"  Bakışları git gide yoğunlaşırken başını parmaklarına yaslayarak birşey söylemedi. Sorularımı es geçmesi beni dahada sinirlendirirken gözlerimi devirip yola çevirdim. Bu adam gerçekten fazla egoluydu. Uyandığımdan beri arjini görmemiştim. Yanıma gelmişti ama şimdi ortalıkta yoktu. Unide olduğunu düşünerek başımı avcuma yaslayarak eve varana kadar gözlerimi kapatdım.
Aradan ne kadar vakit geçmişti bilmiyorum ama bileğimde hiss etdiğim sıcaklık uyanmamı ister gibi dürtüyordu. "Uykum var" diye sessizce mırıldandım. Uykum fazlasıyla vardı. Yerim rahat olmasada kıpırdamak istemiyordum. "Evde uyursun" başımı sallayarak redd etdim. "Burada uyuyacağım" fısıltıdan farksız çıkan sesim birşeyleri idrak etmiş olacak ki gözlerim hızla aralandı. Dibimde gördüğüm karan beyin yüzüyle yutkundum. "Karan bey" hala fısıltılı çıkan sesim düzelmemişti. Boğazımı temizleyerek geri çekildim. Karan beyde çekildiğinde duran arabayla dışarı baktım. Eve gelmiştik. Onun evine. "İnelim" bakışlarımı karan beye çıkarıp başımı salladım. Sesimden dolayı konuşmak istemiyordum. Açılan kapıyla önce karan bey ardındanda ben indim. Başım hafif dönsede bunun serumdan dolayı olduğunu biliyordum. Yavaş adımlarla eve girdiğimizde su almak için mutfağa yöneldim. Karan beyde kalmak ne kadar beni rahatsız etsede bunu ona bildirsemde kesin bir dille itiraz etmişti. Kendime doldurduğum suyu içerken karan bey dolapdan çıkardığı kırmızı şerabı yudumluyordu. Tadını hep merak etsemde alkole karşıydım. Hiç denememiştim. Galiba denemeyecektimde. Karan beyi süzerek üzerindeki siyah gömleği ve siyah kumaş pantolonuyla oldukca çekici duruyordu. Şimdiye kadar neden ikinci kez evlenmediğini merak ediyordum doğrusu. Bedeninde olan bakışlarımı elindeki bardağa oradanda yüzüne çevirdim. Buz gibi mimiksiz suratla bana bakıyordu. "Neden öyle bakıyorsunuz?" Ona böyle hitab etmem hoşuna gitmiyordu. Ama sonuçta ben onun çalışanıydım. "Nasıl bakıyormuşum?" Çatılan kaşlarımla arkama yaslandım. "Garip. Sanki beni daha önce tanıyormuşsunuz gibi" öyle bakıyordu. Yıllarca tanıyormuşta hala daha doymamış gibi her yerimi inceliyor aklına kazınmasını istiyormuşcasına. "Öylemi bakıyormuşum?" Sesindeki alay beni sinirlendirsede birşey demeden başımı salladım. Bardağı lavaboya bırakarak arkamı döneceğim sırada karan beyin sıcak nefesini boynumda hiss etdim. "Karan bey" sessiz çıkan sesimle kendime güldüm. Sanki birisi duyacakmış gibi neden sessiz konuşuyorsun? "Söyle" onunda benden farksız çıkan sesiyle arkamdaki bedeninin kasıldığını biliyordum. Çatık kaşlarla arkamı ne kadar dönmek istesemde karnımdaki eli buna engel oldu. Karnımdaki eli biraz daha aşağı indiğinde tehlikeli bölgede duruyordu. "Yapmayın" dedim. Eli karnımın aşağısına baskı uyguladığında ağzımdan kaçan inlemeyle kendimi ona bastırdım. "Ne yapıyormuşum belleza?" Yine aynı sözü söylemişti. Belleza. Neydi bunun anlamı? "İsmim nesrin karan bey" karnımdaki baskısı çekilirken hızla arkamı döndüm. Dönmeseydim. Şimdi daha da yakındık. Burnumuz bir birine değiyordu. "Çok yakınsınız" sıcak nefesi dudaklarıma temas ederken "rahatsız mı oldun belleza?" Başımı hayır anlamında salladım. Yanlış birşey yapmak istemiyordum. Kovulmakta istemiyordum. Rahatsız değildim ama içimde bir endişe vardı. "Güzel kokuyorsun" dudaklarım aralandığında artık onun nefesini soluyordum. Kalbim hızla çarparken onun yakınımda olması gerekmiyordu. Yoksa kalbimin sesini duya bilirdi. Onu çekmek amaçlı ellerimi göğsüne yerleştirerek itdim. Ama nafile çekilmiyordu. Kıpırdamamıştı bile. "Çekilin lütfen" sehpaya yasladığı elinin birini çeneme yaklaştırarak bakışlarımı karalarına çevirdi. İlk defa gördüğüm türdendi gözleri. Geceden daha siyah. Siyahdan daha kara. "Gözleriniz" dedim zar zor konuşarak. Bir kaşı havalandığında çenemdeki elini göğsünün üzerinde olan elimin üzerine bıraktı. "Çok kara" dedim. Göz bebekleri büyürken sertçe yutkundum. Oda yutkunduğunda adem elması aheste aheste hareket ediyordu. Bakışlarım diliyle ıslatdığı dudaklarına indiğinde kendime gelerek boşta olan elinin tarafından çıktım. Arkama bile bakmadan aynı odaya çıkarak lavaboya girdim. Kalbim şiddetle çarparken elimi yüzümü yıkadım. Paketi açılmamış diş fırçasını alarak dişlerimi fırçaladığımda lavabodan çıktım. Geldiğimden beri üzerimde olan kabanı yatağa bırakarak oturdum. Karan bey beni etkisi altına almayı çok iyi biliyordu. Zayıf noktamıda biliyordu. Ama bu kendimi ona bırakacağım anlama asla gelmiyordu. Benden fazlaca büyüktü ve o Arkadaşımın Babasıydı. Ellerimi saçlarıma daldırarak karıştırdım. Allak bullak olan zihnimle telefonumu cebimden çıkardım arjini merak etmiştim. Saate baktığımda çoktan uniden çıktığını bilip aradım. Açılmayan telefonla kendimi yatağa atdım. Biraz uyumak iyi gelecekti.
Aradan geçen saatler sonra uyanmış yatakda düşünmeye başlamıştım. Burada kalmam doğru değildi. Evime gitmeli orada rahatca dinlenmeliydim. Burada karan beyin bana olan yoğun bakışları ve heycanlandıran hareketleri dinlenmeme yardımcı olmuyordu. Yatakdan kalkarak kabanımı aldım. Odadan çıktığımda aşağıdan gelen seslerle adımlarım yavaşca merdivenlerde durdu. Bu arjinin sesiydi. Babasıyla konuşuyordu. Sevinerek bir adım daha atdığımda beni yerime çivileyecek cümleyi işitdim. "Aşık olmuşsun ona" arjinin sesiyle ayaklarım olduğu yere çivilendi. Kime aşıktı? Bunu kime diyordu peki? Karan beye dediği kesindi. İki basamak daha indiğimde görüş alanıma karan bey ve arjin girmişti. Evet karan beye söylemişti. "Aşıksın değil mi?" Arjinin alaylı sesi beni şüphelendirmişti? Karan bey kime aşıktı bilmiyorum ama bana olan davranışları yanlıştı. Hele birisine aşıksa. "Arjin konumuz bu değil şuan sessiz konuş" karan beyin korkutucu sesi beni ürkütsede yerimden kımıldamadan dinledim. "Ne zamandan beri aşıksın ona?" Arjin yeniden konuştuğunda duyacaklarıma hazırmıydım bilmiyordum. "Seninle ilk arkadaş olduğu zamanki doğum gününde" aşık olduğu kimdiyse arjinin arkadaşıydı kesin. Bunu anlamıştım sadece. "Baba o benim arkadaşım nasıl yaparsın?" Evet tamda düşündüğüm gibiydi. Onları dinlemem yanlıştı. Ben arjinin bütün arkadaşlarını tanıyordum evet. Ama hangi arkadaşıydıda arjini karşına ala bilecek kadar aşıktı? "Bilmiyorum tamammı? Benimle sesini yükseltmesen konuş arjin ben senin babanım haddini aşma daha fazla!" Karan bey ne kadar sesini yükseltmek istemesede buna engel olamıyordu. "Sana karışamam baba. Ama onun benden başka kimsesi yok tamammı? Onu üzme. Eğer onu üzersen yemin ederim birdaha beni göremezsin. O burada olduğu sürece ona iyi davran" kalbimi hançerleyen sözler beni yeniden odama atdı. Yatağa oturarak düşünmeye başladım. Birşeyleri yerine oturtmam lazmdı. Ben arjine o gece karan beyin bana davranışlarını anlatdım. Ve bize karışmayacağını söylemişti. Şimdide buraya gelip babasına birinden bahs etmiş ona aşık olduğunu söylemişti. Arjinin bütün arkadaşlarının ailesi var ve oldukca zengin. Arjin onun benden başkası yok demişti. Tek ailesi olmayan ve arjinden başka arkadaşı olmayanda bendim. Karan beyin davranışlarınıda ortaya koyarsak bana yakınlığınıda ortaya koyarsak herşey sonda beni gösteriyordu. Karan bey bana aşıkmıydı? Bunu ona sormam lazımdı. Ama şimdi değil şimdi vakti değildi. Arjinle geçirdiğim ilk doğum gününden beri bana aşık. Biz arjinle yılladır arkadaşdık. O zamandan beridir bana aşıkmıydı yani? Düşüncelerim artık ağır geldiğinde kapıyı açarak aşağıya indim. Arjin ortalıkta yoktu. Karan bey salonda oturmuş sigarasını içiyordu. Karşısına geçerek şu başımı belaya sokan dilimi tutamadan "bana aşıkmısınız?" Dedim. Bakışları beni bulmazken çatdığı kaşlarıyla sorumu cevaplamasını bekledim. Ama nafile ağzını bıçak açmıyordu. "Size soru sordum karan bey" sigarasını küllüğe bastırarak ayağa kalktı. Yanımdan öylece geçib giderken arkasından gitdim. "Herşeyi duydum" adımları duraksadığında arkasını dönerek ateş saçan gözleriyle baktı bana. "Ne duydun?" Ufaktan korksamda bunu ona belli etmeyip bir adım atdım. "Arjinle konuştuklarınızı" gözlerini kapatarak geri açtığında hızla üzerime gelerek bileğimden tutduğu gibi sırtımı sertce duvara yapıştırdı. Elini enseme koyduğu için canım acımamıştı ama sert davranmıştı. Ürkek gözlerimle ona bakarken yüzümü buruşturmuştum. "Sen bizimi dinledin?" O kadar şey içinden bunamı takılmıştı? "Sana soru sordum" bileğimde olan eli sıkılaştığında canım acıyordu. "Bırak" ona ilk defa "senle" hitap etmiştim. Canım yanıyordu. İnce bileğim kocaman elinin içinde sıkışıyordu. Biraz daha sıktığında gözlerim dolmuştu. "Canım yanıyor bırak" umursamadan gözlerimin içine bakıyordu. "Soruma cevap ver" kalbim sıkışıyordu. Canım acıyordu. Tam nabzımın üzerini sıkıyordu. Gözlerim kararmaya başlıyordu. "B..bırak lütfen" gözümden akan bir damla yaş elinin üzerine düşdüğünde bileğimi bırakmıştı. Aninda derin nefesler alarak bileğimi okşadım. Kızarmıştı. Canım fazlasıyla yanıyor kalbim acıyordu. Gözlerimi karalarına çevirerek ne kadar acımasız olduğuna bakarak onun gibi biri bana aşık olmayı bile hak etmiyordu. "Acımasızsın. Bana aşık olmayı bile hak etmeyecek kadar acımasızsın" yüzümü buruşturarak hızla merdivenleri çıktım. Odaya girerek kabanımı ve telefonumu alarak aşağı indim. Hala merdivenin başında duruyordu. "Gidemezsin" başımı aşağı eğerek alayla güldüm. Yanından geçerek kapıya ulaştığımda diğer bileğimden tutarak beni kendine çekti. Alev saçan gözlerimle ona bakarken "bırak" dedim. "Bende gidemezsin dedim" bir adım atarak alayla baktım yüzüne "öyle bi giderim ki hiç birşey yapamazsınız" sözümü bitirir bitirmez arkamı dönerek kapıyı açtım. Elini kapıya sertce vurarak kapatdığında beni kapıyla arasına alıp "öyle bir yaparım ki" diyerek elini başımın arkasına yerleştirdi. Başını eğerek dudaklarımı ağzının içine aldığında berelen gözlerimle olanları anlamaya çalıştım. Başımın arkasındaki eli sıklaşırken dudaklarımı ağzının içinde eziyordu. Ellerimi göğsüne yerleştirerek onu itmeye çalıştım ama çekilmedi. Nefessiz kalıyordum. O kadar sert davranıyordu ki. Ağzımı açtığımda dilini ağzıma sokarak alt dudağımı dişleri arasına aldı. Ağzında kaybolan inlememle dişlerimi dudaklarına geçirdim. Dudaklarımdan çekildiğinde "sen ne yaptığını sanıyorsun!?" Sinirle onu iterek tokat atacağım sırada bileğimden yakaladı. Yeniden bedenimi kapıya yaslayarak dudaklarıma yapıştığında ellerimi başımın üzerinde bağladı. Alt dudağımı ağzının içinde emerek çekiştirdiğinde kollarımı bırakması için debeleniyordum. Bir an önce buradan gitmeliydim. "Bırak artık yanlış yapıyorsun bırak" ellerimi bıraktığında derin nefesler alarak "beni nasıl öpersin" dedim şaşkınca. İlk öpücüğüm ondan olmuştu. Hemde ben istemediğim şekilde. "Sen ne yaptığını sanıyorsun nasıl öpersin beni. Bu bu benim ilk öpücüğümdü" sinirle ellerimi açarak haykırıyordum. Duraksayan bakışlarıyla yerinde durdu. "İlk öpücüğün?" Gözlerim dolduğunda başımı salladım. "Sen daha önce hiç?" Ne sanıyordu beni? Her gün biriyle öpüşeceğimi falanmı? Ne sanıyordu? Benimle yatıb daha sonrasında hayatından çıkarmak mı? "Ben ah belleza bilmiyordum" gözlerimden süzülen yaşlarla başımı hızla sallayarak çıktım evden. İlk öpücüğümün böyle olduğuna inanamıyordum. Karşıma gelen ilk taksiye binerek evin konumu söyledim. 1saat sonra evin önüne geldiğimde ücreti ödeyerek eve girdim. Girdiğim gibi üzerimi değiştirmiş duş almıştım. Üzerime giyindiğim pijamalarımla mutfağa girerek ağrı kesici atdım. Bir kaç günde sinirlerim iyice bozulmuştu. Salona geçerek televizyonu açtım. Bana aşık olması saçmalıktı. Ben ondan fazlaca küçüktüm. Bana nasıl aşık ola bilirdi? Belkide ben anlamamışımdır. Belkide arjin başka bir kızdan bahs etdi. Benim tanımadığım. Öyleyse ben karan beye sorduğumda neden o sen değildin demek yerine bizimi dinledin dedi? Ben olsam bile ona karşı birşey hiss etmiyordum. Onu daha 1ay bile değil tanıdığım. Ama o beni yılladır tanıyormuş. O beni yıllardır tanıyordu ama ben onu bir kez bile görmedim. Sesini duymadım. Peki arjin? Yıllardır odamı anlamamıştı? Benim gibi o gün mü öğrenmişti? Ona karşı çıkmamıştı ama ne kadar ağrına gitdiğine eminim. Arjinle kısa süre içinde görüşmem gerekiyordu.


You are reading the story above: TeenFic.Net