hezeyansduo
171 21 13
Bir zamanlar, uçsuz bucaksız bir ormanda, tüyleriyle görenleri büyüleyecek kadar etkileyeci bir kuş yaşardı. Bu kuş, diğer kuşlara göre daha güçlü ve kurnazdı. Ormandaki en yüksek ağacı kendine yuva yapmış, herkese yukarıdan bakardı. Ona göre güçlü olanlar kazanır, zayıflar ise kaybetmeye mahkûmdu.Bir gün, ormanda bir güvercin sürüsü saldırıya uğradı. Bir kartal, sürünün üzerine çullanmış, birkaç güvercini yakalamıştı. Yaralanan bir güvercin, zor bela kaçıp bu büyüleyici güzellikte ki kuşun ağacına sığındı."Ne olur, bana yardım et," diye yalvardı güvercin. "Yaralarımı sarmazsam öleceğim."Kuş, güvercine tepeden baktı. "Zayıfsan kaybedersin," dedi soğuk bir sesle. "Beni ilgilendirmez."Ama güvercin yılmadı. "Bir gün sen de kanayabilirsin. O zaman ne yapacaksın?"Bu sözler kuşu düşündürdü. Hayatında hiç yara almamıştı ama ya bir gün o da düşerse? Sonunda içindeki merhamet ağır bastı ve güvercini yuvasına aldı. Ona su verdi, yaralarını temizledi. Güvercin günler içinde iyileşti ve uçmaya başladı.Güvercin vedalaşırken, "Unutma," dedi. "Birbirimize yardım edersek iyileşiriz."Kuş bütün algılarını yerle bir eden güvercine son kez baktı ve ardından onu yolcu ederek yuvasına geri döndü. Döndü ama yuvasını yerinde bulamadı. Asırlar geçti, her şey değişti ve zaman tersine aktı. Kuşun türü gökdoğandı. Orse'de adına Kuç Uçuran dediler. Önceleri sadece bie efsaneydi, sonraları gerçeğe dönüştü.İhanet, dostun bıçağıyla açılan yaradır; kapanır ama izi silinmez teninden. Acı, ihanetin bıraktığı izdir; zaman geçse de kalpte hep gölgesi kalır. Ölüm, acının son durağıdır; ama ihanetin bıraktığı iz, mazarın ötesine bile taşınır. İhanetin izini unutma.Acının gölgesini gözden kaçırma.Ölüm son durağın bunu hatırla.Ve bil ki, bütün bir ömür heba oldu yolunda. Sırf…